Bu Blogda Ara

24 Mart 2016 Perşembe

KEN HOWARD'IN ARDINDAN ANILARIMIZDAKİ BEYAZ GÖLGE

Beyaz Gölge-The White Shadow


1980'lerin başlarında basketbola yeni başlamış küçük bir çocuk olarak, diğer tüm yaşıtlarım gibi heyecanla izlemeye başladım Beyaz Gölge'yi. Önce dizideki esprili anlatımı, ardından karakterleri ve sonunda da basketbolu sevdim, bugüne kadar da bu sevgimden bir nebze bile azalma olmadı.

Şimdinin gençlerinin seyrettikleri televizyon kanallarında böyle bir dizi yada ellerindeki akıllı cihazlarda onlara basketbolu sevdirecek bir uygulama yok. Onlar etraftaki inşaatlardan kalas ve demir araklayarak, bu malzemelerle pota yapıp mahallelerindeki ağaçlara asmayı da bilmiyorlar zaten. Sokaklar onlar için bir anlam ifade etmiyor, mahalle kültürü zaten yok oldu, şimdinin çocukları sitelerin içindeki modern basketbol sahalarında, ayaklarında en pahalı ayakkabılar, üstlerinde NBA formaları ve ellerinde Euroleague onaylı toplarla basketbol oynadıklarını sanıyorlar. Halbuki biz bir Mikasa top yada Nike ayakkabı için ne kavgalar ettik anne-babamızla.

Bizler akşamları mahalledeki apartmanların bahçe demirlerinde arkadaşlarımızla çekirdek çitleyip sohbet ederken, şimdinin gençleri ellerindeki akıllı cihazlara indirdikleri uygulamalarla evde kanepede uzanarak "yazışmak suretiyle" sohbet ediyor, birbirlerine bizim gibi "ayakkabını nerden aldım oğluuuuum" diye hayretengiz cümleler kurmak yerine, Instagram'da birbirlerinin fotoğraflarını like'lıyorlar. Biz betamax video zamanında bir NBA maçı seyredebilmek için Amerika'ya giden eş-dosta kaset siparişi verir, gelen kasetin içindeki aylar belki de yıllar önce oynanmış NBA maçını cümbür cemaat büyük bir heyecanla seyrede, maç bitince de maçta yapılan hareketleri konuşurduk. Şimdinin çocukları yada gençleri gece çok geç saatte oynandığından, kalkmaya zahmet bile etmedikleri için NBA maçlarını seyretmiyorlar. Kısaca özetlemek gerekirse, o dönemin çocukları ve gençleri olarak bizler basketbolu bir oyun olarak sevdik, şimdinin çocukları ve gençleri ise büyük bir NBA yıldızı olup milyon dolarlar kazanmak için basketbol oynuyorlar. Bence günümüzde basketboldaki en büyük sorun da budur !

Neyse, bu kadar nostalji ve kuşak çatışması şikayeti yeter, dönelim konumuza. Ken Howard'ın, bizim aklımızda ve kalbimizde her zaman Coach Reeves olarak kalacak o büyük adamın anısına saygıyla diziden bahsedelim.

Dizi MTM şirketi için Bruce Paltrow tarafından yapılmıştır. 2005 Kasımında 1. sezon, 2006 yılında da 2. sezon DVD olarak piyasaya sürülmüştür. Beyaz Gölge, oyuncularının çoğunluğu Afrika-Amerikalı olan ilk televizyon dizisidir. Toplam 54 bölümle Amerika'da yayınlanan ve ağırlıklı olarak Afrikalı-Amerikalı oyuncuların bulunmasına rağmen yayında kalan en uzun dizidir. 

Dizide başrolde Ken Howard, Ken Reeves isminde beyaz bir profesyonel basketbol oyuncusunu canlandırır. NBA’de oynayan Reeves dizindeki sakatlıktan dolayı basketbolu bırakmak zorunda kalır. Üniversitedeki sınıf arkadaşı ve aynı zamanda Los Angeles şehrindeki Carver Lisesi Müdürü olan Jim Willis tarafından, çoğunlukla Siyah ve İspanyol gençlerin okuduğu liseye basketbol koçu olarak davet edilir. Coach Reeves ile Müdür Willis, Boston Üniversitesindeki öğrencilik yıllarında oda arkadaşlarıdır. Reeves basketbol oynamış ve daha sonra draft edilerek NBA’de Chicago Bulls’da oynamıştır. Okuldaki bayan müdür yardımcısı Sybil Buchanan ilk başta Reeves’in işe alınmasına karşı çıkmıştır. Öğrencilerin derslerine daha fazla zaman ayırmaları için birçok kez koçla tartışırlar.


Dizinin adı ise ilk bölümün sonunda Reeves’in oyuncularının her zaman ve her yerde arkalarında olacağını söylemesinin ardından Thorpe’un verdiği cevaptan gelir; "BEYAZ BİR GÖLGE GİBİ"

Dizinin Karakterleri:

Coach: Ken Reeves rolünde Ken Howard
Elindeki oyunculardan bir takım yaratmaya çalışır, aynı zamanda onları liseden sonraki hayata hazırlamaya çaba gösterir. Basketbol bursuyla Boston Üniversitesinde okumuştur, oradaki oda arkadaşı Jim Willis’dir. NBA’de Chicago Bulls takımında basketbol oynar.

Okul Müdürü: Jim Willis rolünde ilk bölümde Jason Bernard sonra Ed Bernard
Reeves’in Boston Üniversitesindeki oda arkadaşı. Reeves’in son profesyonel maçından sonra Carver Lisesinde iş teklif eder. Zor zamanlarında Reeves’in en yakın dostu. Carver şehir şampiyonu olduktan sonra Oakland Eğitim Müdürülüğüne atanır.

Okul Müdür Yardımcısı: Sybil Buchanan rolünde Joan Pringle
Eğitim ve disiplin konusunda Reeves’in sürekli hasmı. İlerleyen bölümlerde okul müdürü olur. İlk başlarda aralarında nefret-sevgiye dayalı bir ilişki olsa da saygı sınırları çerçevesindedir. Kocasından boşanmıştır, ikili tekrar bir araya gelseler de işler yürümez. Hamile kalır ve ikiz çocuklarını yalnız başına büyütmeye karar verir.


TAKIM OYUNCULARI:

Warren "Cool" Coolidge rolünde Byron Stewart
Reeves’in gerçekten basketbolcu olma şansı olan en fazla oyuncularından birisi. Çok uzun boylu olması sebebiyle koçla aralarında bir bağ vardır. En iyi maçlarından birinden sonra neredeyse bir baketbol menajeriyle anlaşarak okulu bırakma aşamasına gelir. Diana ile çıkar ve cinsel yolla bulaşan hastalığa yakalanır. Harlem Globetrotters takımı ile deneme maçlarına çıkar, ona önce okulunu bitirmesi söylenir.

Morris Thorpe rolünde Kevin Hooks
Oyun kurucudur. Çok iyi bir hatiptir, beyaz bir kız olan ve okulda hiç de iyi bir ünü olmayan Karen LeGrand ile çıkar. Başarılı bir ressamdır. Babası yarı-profesyonel basketbol oynamıştır.

James "Hollywood" Hayward rolünde Thomas Carter.
Takım içinde en yüksek IQ derecesine ve en dürüst karaktere sahip olandır. Babası o küçükken ölmüştür annesi ve küçük kardeşine bakmaktadır. Kuzeni uyuşturucu kullanırken hayati tehlike atlattıktan sonra uyuşturucu satıcısını öldüresiye döver. Üniversiteyi kazanır ve ilk yılında başarılı olunca yaz stajı için bir avukatlık bürosuna kabul edilir.

Milton Reese rolünde Nathan Cook.
Başarılı şarkıcı. Üniversite bursu kazanmak üzeredir ama eski kız arkadaşı bursu almaması için hamile rolü yapar. Reeves ile disiplin sorunu yaşayınca Oak Ridge lisesine geçse de geri dönececektir. Mezun olunca bir gece klübünde şarkıcı olarak işe girer ancak başarısız olup işine son verilince patronuyla kavga eder. Ceza olarak verilen sosyal hizmet görevini yerine getirirken bir kızın intihar etmesine engel olur. Daha sonra taksi şoförü olur.

Curtis "C.J." Jackson rolünde Erik Kilpatrick
Reeves’in yardımıyla alkol sorununu aşar. Evelnmek istediği Delores’in hayat kadını olduğunu anlar. Carver basketbol maçlarının sonucu üzerine bahis oynar. Şehir Şampiyonluğu maçı öncesi alışveriş için gittiği dükkân soyulurken vurularak öldürülür.

Mario "Salami" Pettrino rolünde Timothy Van Patten
New York asıllı İtalyan. Babasının karşı çıkmasına rağmen profesyonel boksör olmak ister. 1963 model “Motel Kaliforniya” isimli bir Oldsmobile arabası vardır. Sakatlanan dizi için amfetamin almış, tedavisi için aldığı ilaçları diğer oyuncu arkadşlarına verince soruşturma açılmış ve neredeyse Reeves’in atılmasına sebep olmuştur. Tarih öğretmeni ile yasak aşk yaşamıştır. Hırslı ve mücadeleci yapısı nedeniyle maç sırasında rakip oyuncunun çenesini kırmış ve polis tarafından tutuklanmıştır.

Ricardo "Go-Go" Gomez rolünde Ira Angustain
Takımdaki Meksika asıllı oyuncu. Sık sık başı belaya girer, eskiden üyesi olduğu çete olan Aztekler onu sürekli kullanmak ister. Babası evde sorun yaratır, annesi ve kız kardeşini alıp evden kaçmak zorunda kalır. Mezun olunca araba tamircisi olur ama eşi hamile kalınca geçim sıkıntısı çeker.

Abner Goldstein rolünde Ken Michelman
Takımın dışlanmışı. Çoğunluğu Afrika-Amerikalı olan takım arkadaşlarının arasına girmeye çalışır. Yahudi büyükanne ve büyükbabasıyla yaşar. Annesi ve babası trafik kazasında ölmüştür. Yahudi geleneklerini benimser. Mezun olduktan sonra dört yıllık üniversite bursu kazansa da hazır olmadığını hisseder ve Deniz Piyadelerine katılır. Kişiliği oturmuştur ve uzun süredir beğendiği bir kıza çıkma teklifi eder.

Nick "New York" Vitaglia rolünde John Mengatti
Salami’nin kuzeni, New York’dan ailesinin izniyle gelmiştir. Los Angeles’daki hayatı hep New York ile karşılaştırıp eleştirir. Aslında beyzbol oyuncusudur.

Eddie Franklin rolünde Art Holliday
Takım seçmelerine çok kötü ayakkabılarla gelmesine rağmen Reeves tarafından beğenilir.Diğer arkadaşlarıyla beraber serserilik yaptıkları gerekçesiyle haksız yere polis tarafından kötü muameleye uğrar.

Wardell Stone rolünde Larry Flash Jenkins
Okulun palyaçosu. Araba çaldıkları bir gece başına çok ilginç şeyler gelir.

Paddy Falahey rolünde John Laughlin
Takımın sıkı İrlandalısı. Eski kız arkadaşı tarafından kendisini hamile bırakmakla suçlanır.

Teddy Rutherford rolünde Wolfe Perry
Başarılı bir öğrencidir. Coolidge ve Franklin haricinde gerçekten smaç yapabilen tek kişidir.

Dizide sıkça görülen sahne, takım oyuncularının duşlarda 50 ve 60’lı yılların ünlü caz ve blues şarkılarını yorumlamalarıdır. Sanat öğretmenleri Art Leonard’dan (Harry Danner) okulun dönem sonu veda gecesinde sahne almaları konusunda yardım alırlar. Birçok farklı dizide olanın aksine dizideki oyuncular kendi sesleriyle şarkıları yorumlarlar. Takım tarafından seslendirilen zamanın en bilinen şarkılarından bazıları şunlardır:
My Girl-The Temptations
Duke of Earl-Gene Chandler
Charlie Brown-The Coasters
Twist and Shout-The Isley Brothers
Man, Oh Man-The Impressions
A Teenager in Love-Dion and the Belmonts
Under the Boardwalk-The Drifters


Dizinin, Türkiye'de yayınlandığı 1980'li yıllarda gençlerin basketbolu sevmesinde büyük katkısı vardır. Ayrıca ele aldığı sosyal sorunların çözülmesi sırasında takım üyeleri ve koç arasındaki dayanışma, gelişmekte olan gençler için son derece öğretici olmuştur. TRT'de 2000'li yıllarda çekilen Koçum Benim adlı dizide, Beyaz Gölge'den esinlenmiştir.

Hiç yorum yok: